Hemen izle
Two Weeks
MBC 65 Dk. 16 Bl.
Final Yaptı 2013-2013

Jang Tae San, mafyanın pis işlerini yapan bir gangsterdır. Bir gün sekiz yaşında bir kızının olduğunu öğrenir. Kızı lösemi hastasıdır ve yaptırdığı test sonucunda kızına ilik nakli yapabilmek için uygun donör olduğunu öğrenir. Ancak Jang Tae San, aynı gün, kendini bir cinayetin ortasında bulur. Dizi, Jang Tae San’ın kızının tedavisi için iki hafta boyunca polis ve mafyadan kaçışını anlatmaktadır.

rubyj

öncelikle sezonlukdizi’ye teşekkür ederim, söyleyeli belki tam 1 gün bile olmamıştır ama hemen eklemişler sağolsunlar ^^ ben sanırım eklediklerini biraz geç fark ettim ama sayelerinde kalan bölümlerimi rahatlıkla bitirebildim, o yüzden çok teşekkür ediyorum ^^ (uzun bir bölüm sonu ve dizinin genel yorumunu kapsayan bir yazı olacak, dolayısıyla ona göre okumanızı tavsiye ederim…) diziye gelecek olursak da, fazlasıyla saran bir diziydi. zaten kendi türüne göre özellikle bol aksiyonlu ve akıcı olduğu için kolaylıkla izlenebiliyor. bunun haricinde oyuncuların da tanıdık olması bir şekilde insanı izlemeye itiyor diyebilirim ama elbette ki tek sebep bu değildi. başlangıcından sonuna kadar ve son bölümle beraber muazzam bir dizi olduğunu düşünüyorum, konusu göze ne kadar basit görünse de bu kurguyu işleme yapısı her kişinin harcı değildir o yüzden yapımcıyı ayrı olarak takdir etmek istiyorum aslında. çünkü bölümlerde, bölüm sonları gibi heyecanlı ve atraksiyonlu olabilecek kapasitede sahneler vardı. hani o heyecan unutulamaz sanırım. “bundan sonra ne olacak” düşüncesi ve hissiyatı insana bambaşka şeyler yaşatıyor. o yüzden konusu biraz dar gözükmesine rağmen aksiyonu insanı sıkmıyor ve her şekilde her bölüm merak ettiriyor, dolayısıyla içiniz rahat bir şekilde izleyebilirsiniz kesinlikle.

Spoiler içeren alanı görmek için tıklayın.
not; 8-9. bölümlerden sonra aksiyon olmasına rağmen olayların sonuna gelmeye başladığımız için dramı da biraz daha ön plana çekmişler,, kurgudan dolayı gerekli olan bir şey olduğu için insanı sıkacak kadar bir dram gösterilmiyor, sadece bununla beraber gelen küçük/kısa ama güzel iç ısıtıcı sahneler eklenmiş, o yüzden akıcı bir şekilde izlemeye devam edebiliyoruz.
kendi yılına göre, türüne göre çok çok iyi iş çıkarmış bir yapım olarak görüyorum sadece, görüntü kalitesini vesaire atlarsak gayet güzel izlenebilir. puanını da 10 üzerinden 8, 8,5 olarak ayarlamaya karar verdim, 10/10’luk bir dizi değildi ama kesinlikle o puan için yarışırdı. (not; 8.5 olmadığı puanı 9 yapacağım.) başka noktalardan bahsedecek olursak eğer; kötülerin bile kendine has bir özelliği ve de görüntüsü vardı, titiz bir şekilde karşısındaki insanın üzerinde ses kayıt cihazı olup olmadığını kontrol edebilecek kadar mantıklı hareket eden kötüler. o akla ve düşünceye sahip olmaları bana gerçek bir kötü olduklarını sonuna kadar hissettirdi diyebilirim, içimden “işte bir kötü adam böyle yazılmalı” diye geçirdim istemsizce. istediklerini elde edebilecek kadar vahşi, cani, sinsi, nefret ve kin dolu ama bir o kadar da planlı yazılmış karakterlerdi; bir adım atacakları zaman on adım öteyi zaten görüyorlarmış gibi hani. (bir şekilde bundan dolayı aklıma içerde dizisi geldi) tabii ki aynısı diğer karakterler için de geçerli, hepsinin ayrı ayrı bir rolü var ve bu role sadıklar. mesela bir polis zaten olması gerektiği gibi ama normal hayatında yaşadığı şeyler polisliğine karıştığında “ortaya çıkan karakter zaten bu şekilde olmalı” diye düşündüm. sonu ise polisliğine yaraşır bir sondu, aynısını savcı için ve başsavcı için de düşünüyorum,
Spoiler içeren alanı görmek için tıklayın.
(ne kadar başsavcı karakteri pek ön planda olmasa bile, bulunduğu sahnelerin ağırlığını hissedebiliyorduk.)
diğer yandan bir anne ve bir baba karakteri; geçmişleri fazla mutlu olmamasına rağmen birbirlerine sadık yaşayarak yaşamlarını sürdüren, ama baba’nın bulaştığı işlerden dolayı araları bir uçurum gibi açılan ve bu uçurumun da açmış olduğu uzun yıllarca birbirleriyle irtibatı kesmiş iki başrol karakter.
Spoiler içeren alanı görmek için tıklayın.
yani, 8 yıllık aradan sonra ikisi için de böyle bir son elbette ki en iyisi olurdu, evet mutlu son olduğunu tamamen hissedememişizdir belki ama iki karakter için de, bir anne ve de bir baba karakteri için de bunun olması gerekliydi diye düşündüm, tabii en iyisi bu mu olurdu? orası bana düşmez, “gerekliydi” düşüncesi zihnimin köşelerinde geziniyor yalnızca. başrol karakter için şunları eklemek istiyorum. yıllarca bu örgütün içinde yaşamış geçirmiş bir insanın zor şartlar altında kaldığı zaman yapabileceği tüm eylemler. hani bir insanın gücü anca dara düştüğünde ortaya çıkar derler ya, aynısı baş karakterimiz için de gerçekleşmiş. yılların getirdiği tecrübe onu bir şekilde bunları yapmaya itmiş, ki harika bir şekilde de gerçekleştiriyor aklında kurduğu planlarını. kötüler için öncesinde demiştim, “bir adım attıklarında on adım ötesini görüyorlar gibiydi” diye, aynısını başrol için de söylemek istiyorum.
diğer karakterlere gelirsek de eğer hepsine ayrı ayrı girersem daha çok uzayacağı için bu şekilde bırakıyorum. senarist ve yapımcıyı sadece tebrik etmek istiyorum, çok harika bir iş çıkarmışlar. izlerken aklıma sık sık “yılına göre çok iyi” ve “ne varsa eskilerde var” düşüncesi geldi, kesinlikle öyle… şimdiki diziler genellikle bir kahramana veya bir kötüye yönelik olarak yazılıp, işleniyor. ya kısa dizi çekimi yapıyorlar ya da daha uzun yapıp konuyu esnetiyorlar. ama ister kısa olsun ister uzun bir şekilde o hissiyatı o dizilerden alamıyorum, mesela bu dizide aldığım hissiyatı diğer dizilerde çok az almışımdır; aksiyon türünün verdiği gerginlik ve heyecan, sanırım gerçekten uzun süredir bu duyguyu yaşamamıştım. ayrı olarak diğer diziler konusunda bahsettiğim ve de eleştirdiğim bu aksiyon-hissiyat tanımından kastım, yapımcının ve senaristin çatışma içeren bir kurguda “psikolojiyi” direkt olarak ön plana alması, özellikle de iyilerin bile kötüye dönüşebileceği bir psikolojiyi. ardından bu konuyu karanlık bir şekilde işlemeleri de var, tamam diyelim ki farklı bir tarz yakalayıp diziyi karanlık bir yönden çekmek istemişler, psikolojiye de girmişler ama böyle yaptıkları zaman da gizemi fazlalaştırmaları gerektiği için ortaya karman çorman bir şey çıkıyor, dizi kendine özgü o aksiyonluğunu kaybedip dedektifçiliğe dönüyor, mesela yani. e hal böyle olunca da farklı bir tür katacağız diye dizinin akıcılığını ve izleyen insan sayısını direkt olarak kaybediyorlar. bundan dolayı two weeks gibi bir dizi fazla bulunmaz diye düşünmekteyim, dediğim gibi 10 puan üzerinden bakılınca güvenilir bir puanı yok belki ama kendine özgü olduğunu direkt olarak yakalayabilir insan. aksiyon ve akıcılık, kısa ama bir o kadar geniş bir olay örgüsü, çekim, oyunculuklar, konsept, bunlar her şeyiyle izlenebilir kılıyor diziyi.
Spoiler içeren alanı görmek için tıklayın.
karakterlerin ise ellerinden hiçbir şey gelmediği zamanlarda bürünmek zorunda oldukları kişilikler mesela… kötülerin (ve kötülerin geçmişleri) aksine iyiler arasında bunları çokça gördük, mesela son bölümde polis departmanında çalışan bir polisin tehdit edildiğinde neler yapabileceğini, ama tabii diğer polis arkadaşları sayesinde de bunu aştığı zaman nasıl bir sona ulaşabileceğini görmüş olduk. yani gerçekten her şekilde her yönden müthiş bir diziydi, zannımca.
bölümün son sahneleri için de son bir şey eklemek istiyorum;
Spoiler içeren alanı görmek için tıklayın.
başrolün geçmişiyle yüzleşmesi ve hayatını berbat eden adama karşı savaşması gerekiyordu, savaşmalıydı. o yüzden iyi ki yüzyüze, yani karşı karşıya izleyebildik ikisini. özellikle başrolün açısından bakarsak yaptığı seçimler, düşmanı olarak gördüğü kişiye karşı verdiği savaşlar gerçekten müthişti. o yüzden bu sahne gerekliydi diye düşünmekteyim… izlemek çok iyi oldu.
sanırım bu kadardı, bir diziye daha elveda diyoruz,, 💌 yaz 2024, bir bahar gecesi.